16 Eylül 2007

Mahşer gününde zenginlerle rahipler

Cumhuriyet 16.09.2007
AHMET ARPAD
ZÜRİH

Doğumdan ölüme insanlar. Kral, güzel, zengin, köylü, bilge ve dilenci. Tode la vida, una entrada, una salida. Yaşam, bir sahneye çıkış, bir sahneden iniş...
 
Rüzgâr esiyor, insanların üzerinden, yalıyor kocaman alanı, dokunuyor manastırın yüksek kulelerine. Tuhaf bir rüzgâr. İnsanlar heyecan içinde. Kral, sakin olun, diyor. Paniğe gerek yok, her şey benim gözetimimde.
 
Güzel, hüzünlü... Daha doğru dürüst yaşamın zevkine varamadım, diye mırıldanıyor. Zengin, mallarıma ne olacak, diye haykırıyor. Dilenci, yitirecek neyim var ki, diye umursamıyor olup biteni. Manastır rahibi sesleniyor oraya buraya koşuşan insanlara, pişmanlık duyun, koşun, bağlanın Tanrı'ya. Zeki köylü hayvanlarını satıp son bir kez kafayı çekmek istiyor...
 
Zürih'e bir saat ötedeki Einsiedeln kocaman Benedikt Manastırı ve güzel barok kilisesiyle ünlü. Bin metre yükseklikteki, çevresini saran tepelerde kışın kayak yapılan kasabanın insanları tiyatro meraklısı. Tam 900 yıldır tiyatro oynanıyor Einsiedeln'de, dev manastırın önündeki geniş alanda. Son elli yıldır da, İspanyol tiyatro yazarı Pedro Calderon 'un 17. yüzyılda yazdığı tarihi oyunu "Büyük Dünya Tiyatrosu" sahneleniyor. Ancak yüzlerce oyuncunun rol aldığı bu dev oyunu Einsiedeln'de her yedi yılda bir izlemek mümkün. 2000 yılından sonra bu yaz tekrar sahneye kondu. Haziran sonu ile eylül ortasında seyircilerle buluştu. Dört bir yandan Einsiedeln'e akın eden 65 bin insan 32 akşamda bu dev oyunu izledi. Tam 350 amatör oyuncunun rol aldığı, sahne arkasında da 150 kişinin görev yaptığı eserin provalarına ocak ayında başlamışlar. Çoğu Einsiedeln kasabasının insanları, çoluk çocuk, genç yaşlı, tanınmış tiyatro yazarı Thomas Hürlimann 'la Zürihli rejisör Volker Hesse 'nin yönetiminde büyük bir coşku ve disiplinle aylarca çalışarak bu dev oyunu gerçekleştirmişler.
 
Calderon'un, tarihi Einsiedeln manastırı ve kilisesi önünde sahnelenen oyunu dini ve kiliseyi eleştiren bir eser. Thomas Hürlimann, günümüz toplumuna uyguladığı şekliyle eleştirinin sınırlarını zorlamış ve manastır alanını hiç karşılıksız bu oyuna açan rahipleri kızdırmış! Hele rahiplerden birinin, bembeyaz kadın giysileri içinde "dünya ana" yı canlandırması öfkeyi doruk noktasına ulaştırmış. Tutucu dindar gruplar her akşam temsilden önce alanda bildiri dağıtıyor.
 
Rejisör Volker Hesse, "Günümüzde yaşamın anlamını arayıp dururken aykırılıklar biz insanları ümitsizliğe düşürüyor" diyor. Oyunda da dünya insanları ümitsizliğin doruğunda, kaygı dolu. Kilise "din elden gidiyor" korkusu içinde. Dünya artık yaşlanmış, mahşer günü yaklaşmış. İnsanlar sonlarını bekliyor, herkes kendine göre. Kimi keyfini hiç bozmuyor, kendini eğlenceye veriyor, kimi ise korkusundan ne yapacağını bilmiyor... Zenginler, insanların korkularından çıkarları için yararlanıyor. Tanrı'dan ümitlerini kesenler, neye tapacaklarını şaşırmış. Kimileri beyaz bir keçinin peşinden koşuyor çılgınlar gibi. Artık sözü geçmeyen rahipler bıkkın, kilise kapılarını kapatmış...
 
Barok kilisenin sivri kulelerinin ardından kırmızı dumanlar yükseliyor, tepeleri aşan dolunay manastır alanını ışığa boğuyor. Alkışların sonu yok...
 
www.ahmet-arpad.de